7 Şub 2012

Sevgili minibüs şöförü.



Bu gün dünyanın en iyi minibüsçünün minibüsüne bindim.


Adam yüzünde hafif hüzünle karışmış tatlı bi gülümsemeyle sigarasını içip tüm sevimliliğiyle aldığı paraların üstlerini verirken, diğer yandanda radyoda çalan Zeki Müren şarkısını öyle güzel mırıldanıyodu ki anlatamam. 


Hangi radyoydu bilmiyorum ama yolculuğum boyunca 7 tane -en sevdiklerimden-  türk sanat müziği parçası çaldı durdu. Zeki Müren bitiyo Müzeyyan Senar başlıyo, o bitiyo Münir Nurettin başlıyo, o bitiyo tekrar Zeki Müren başlıyo. Ama nasıl güzeller.


Elinin altında falan bi yerlerde bi kadeh rakı vardır dedim kesin, yoksa bu kadar zevk alamaz bi insan o tıka basa dolu minibüsü kullanırken, şöyle bi baktım ama ne kadeh nede rakı yoktu. 


Ama o Abiyle bi rakı masasında oturup sohbet etmeyi çok istedim o an.


Abiyi izlemekten ineceğim yeri kaçırmış bi halde apar topar inmeseydim, hangi radyo olduğunu soracaktım. Hatta cebimdeki tüm paramı harcamak pahasına ona rakı ısmarlamayı bile teklif edebilirdim. 


Abi diyorum, çünkü tam bi abi, bi görseniz tam bi abi ama. Yani herkese abi denmez, densede içtenlikle söylenmez çoğu zaman ama bu adam tepeden tırnağa abi,
 hatta amca, dayı. 
Ne bileyim öyle içten, öyle gerçek.




Abi.
Selam eder, ellerinden öperim.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder